17 Eylül 2011 Cumartesi

Futbol Ateşi

Madem bende de futbolda da ateş yüksek, o zaman dedim ver elini 3 sezon öncesinin Rıdvan Dilmen & Güntekin Onay röportajına. O günlerde her şey daha güzelmiş. Okuyunuz eski güzel gollerin hatırına...

Gol oldu!

Futbolu konuşanlar deyince, akla gelen en önemli iki isim Rıdvan Dilmen ve Güntekin Onay’la topun oyunda kaldığı süre içinde, ara ara markajlarla sadece futbolu konuştuk.

Rıdvan Dilmen ve Güntekin Onay cephesinden bakınca futbol; fena halde hayata benzemiyor, hayatın ta kendisi. Hafta içi randevu için Onay’ı aradığımızda “20.25’te binaya giriş yapmış olmalısınız çünkü 2 maç arası (Kayseri Spor-Fenerbahçe, Beşiktaş-Çaykur Rize) ve sadece yarım saatiniz var” dedi. Ne kadar dakik diye düşündük. Bütün talimatlara uyduk. Ama Ntv binasından girdiğimizde saat 20.10’du ve Fenerbahçe 2-1 yeniliyordu.(Kerem’in sinirleri tepesindeydi) “Erken geldik, kantinde bekliyoruz, yeniliyoruz, gerginiz, maç bitince geliriz” diye aradık. Sonra da ekranın karşısına geçip bildiğimiz bütün duaları ettik. İşe yaradı. En azından Kayseri maçı berabere bitti. Hemen Rıdvan Hoca’yı görmek istedik. Yanına çıktık. Upss! Fatih Terim maçı izlemeye gelmiş ve gitmek üzere. Röportaj sözü aldık. Kendisini uğurladık ve yarım saatlik süremizi iyi değerlendirip “%100 Futbol”un iki forvetiyle sohbete başladık.

Futbol ateşi

Koyu bir Arsenal taraftarı olan İngiliz yazar Nick Hornby “Futbol Ateşi” adlı kitabının bir yerinde tüm futbol hayatı boyunca futbolla değişen ruh halinden ve buna katlanmayı öğrenmiş yakınlarından bahseder. Şimdi karşımızda Fenerbahçeli efsane bir futbolcu ve Beşiktaşlı ekol bir spor yorumcusu var. Biz de futbol ateşinin taraftar ruhu kısmıyla işe koyuluyoruz.

AYGEN: Buraya gelirken rahattık. Kayseri maçını kazanırız diyorduk. Ama berabere kaldık. Yine de Fenerbahçe şampiyon diyebilir miyiz?

RIDVAN: Kazanmış olsa da onu söyleyemezdik zaten. Geçen seneki ligin bitiminden dolayı artık onu söylemek mümkün değil.

KEREM : Hocam, siz FB’li, Güntekin BJK’li maçları nasıl seyrediyorsunuz?

RIDVAN: Güntekin’in Beşiktaş’ın maçlarını izlerken ne kadar heyecanlandığını biliyorum. Ben de öyleyim. Az önce Fener maçını izlerken ne uğurlar yaptım. Ama bunu ekrana hiç yansıtmıyoruz. Çünkü izleyiciye saygımız var. Sadece işimizi yapıyoruz.

AYGEN: Neden tuttuğunuz takımları saklamak gibi bir kaygınız yok?

GÜNTEKİN ONAY: Şunu insanlar aklından çıkarmasın. Futbolun içinde olan bir insanın takım tutmaması diye bir şey olamaz. Bir kere bunu hepimiz kabullenelim. Herkes Beşiktaşlı, Fenerbahçeli, Galatasaraylı olabilir. Ama ben Ntv’de çalışıyorum. Rıdvan Hoca da Ntv’de çalıyor. Ben Beşiktaş Kulübüne hizmet etmiyorum. Beşiktaşlıyım ama izleyiciye saygım var. Ntv’ye hizmet ediyorum. Kişilerin düşündüğü gibi değil. Rıdvan Hoca da geçmişte Fenerbahçe’ye hizmet etti ama şu anda Fenerbahçe’ye hizmet etmiyor. Futbola hizmet ediyor.

KEREM: Peki ilerde Fenerbahçe‘ye hizmet edecek mi?

RIDVAN: Açıkçası öyle bir düşüncem yok şu anda. Antrenörlük yaparım. Ama neresi olur bilemem.

AYGEN: Aranızda bir iddialaşma ya da rekabet var mı?

RIDVAN: Kızdırma var. İddialaşma ya da rekabet yok. Ama birbirimizi kızdırıyoruz. Ama bu genel anlamda var. Sadece Fenerbahçe – Beşiktaş konusunda değil. Biz birbirimizi her konuda kızdırırız.

Nereye bakıyor bu adamlar?

Her konuda iyi anlaşan, birbirine takılmadan edemeyen iki yakın dost Dilmen ve Onay. Ama ortak konu sonsuza kadar futbol. Adeta zehirlenmiş gibiler. Bir yandan sorularımıza cevap verip bir yandan da aynı anda 3 ekrandan maç takip ediyorlar. Anlıyoruz ki olay sadece canlı yayında maç yorumlamaktan ibaret değil.

KEREM: Hocam her gün görüşüyor musunuz? Programa nasıl hazırlanıyorsunuz?

RIDVAN: Haftanın birkaç günü görüşemediğimiz zamanlar oluyor. Dünyanın neresinde maç olursa olsun 2A da olsa izliyoruzdur. Mutlaka telefonlaşırız. Yorum yaparız. Sadece ekranda yorum yapmıyoruz. Arar beni. “Maçı izliyor musun?” Der. “İzliyorum” derim. 10 dakika şöyle oldu böyle oldu diye tartışırız. Hatta bugün Trabzon maçı başlayınca beni aradı. Ben ilk dakikalarına yetişemedim. “Yattara ve Ceyhun’la başlamadı” dedi. Biz aslında programa o anda doğal olarak hazırlanmaya başlıyoruz. Çünkü biz 22.00.de yayına gireceksek 22.00’ye beş dakika kala konuşmuyoruz. Bütün bir hafta maçları konuşup, futbolla yaşıyoruz.

AYGEN: Gelelim Rıdvan Hoca’nın yorumculuğuna… Sizce nasıl?

GÜNTEKİN: Rıdvan Hoca Türkiye’nin en iyi yorumcusu. Fakat Türkiye’nin en iyi yorumcusu derken önemli olan bir şey var. Çok iyi yorum yapabilirsiniz, ama evrensel bir bakış açısıyla yorum yapmanız gerekir. Herkes Rıdvan Hoca gibi bakamıyor. Türkiye’de “Fenerbahçeli Rıdvan” olarak biz onu tanıdık, sevdik. Fakat şu anda bir referans yorumcu oldu. Milli Takım’ın da yorumcusu Rıdvan Dilmen, Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın, Beşiktaş’ın da yorumcusu O. Herkes kendi takımıyla ilgili Rıdvan Hoca’nın ne diyeceğini merak ediyor. Onun söylediklerine kulak asıyorlar.

KEREM: Yorumculukta kolaya kaçmak var mı hocam?

RIDVAN: “Lugano’nun yaptığı doğru, sarı kart doğru” demek insanları aldatmak demektir. “Hayır o pozisyon kırmızı kart penaltı” diyeceksiniz. Doğrusu da o zaten. Bunu neden söylemezler onu da anlamam. Yoksa işin kolayı var. Bu böyle yani. O zaman benim Fenerbahçeli olmadığım mı düşünülüyor. Alakası yok. Ben çok seviyorum Fenerbahçe’yi. Belki şu an hazırlıksız yakalandım. Çünkü üzüldüm maçtan dolayı. Ama programa gireceğiz. Hayat devam edecek. İnsanlar yorumlarımızı merak ediyorlar. Biz sizden sonra maçın analizini bir kez daha yapacağız. Beşiktaş maçının da analizini yapacağız. Ondan sonra yayına gireceğiz.

KEREM: Karşıt görüşleriniz oluyor mu? Reklam arasında birbirinize “Abarttın bence, o yorum yanlış oldu” gibi laflar ediyor musunuz?

RIDVAN: Benim diğer yorumculara göre avantajım şu, Güntekin futbol topunu çok iyi biliyor. Yani futbol oyununu biliyor. Sistemi biliyor, oyuncu kalitesini biliyor, ruhunu biliyor. Sanki dersin 20 sene futbol oynamış, antrenörlük yapmış, kalkmış buraya gelmiş. O yüzden fazla ayrıştığımız konu olmuyor. Onun önerdiği bir şey bana mantıklı geliyor. Ama ben başka bir açıdan baktığımda katılabiliyor ya da itiraz edebiliyor. Bazı yorumcuları izliyorum. Benim düşüncemin tam zıddını söylüyor. Ben O kişiyle nereye kadar tartışabilirim. Ama Güntekin’le öyle bir durum yok. Çünkü çok fazla ters düşmüyoruz.

Onay’ın hakkı Onay’a

Güntekin Onay, tartışmasız Türk televizyonlarının en önemli spor yorumcularından biri. Yıllardır canlı yayın yapıyor. Aynı anda futbolun içinde konuşulan bütün dillerde röportajlar yaparak bizi olduğumuz yere çiviliyor. Ama kaza bu ne canlı yayın, ne de geliyorum diyor.

AYGEN: Bugüne kadar iki büyük canlı yayın kazası geçirdiniz. İkisinde de soğukkanlı ve şaşkındınız. Yeniden olur diye bir korkunuz var mı?

GÜNTEKİN: 15 yıldır bu işi yapıyorum. Neler neler yaşadım. İşte bir tanesinde arkadaşımızın sesi kalmış. O yayına yansıdı. Bizim orda yarım saniye süremiz vardı. Bursaspor maçı bitti. O ses yayına çıktı. Sonra o ses bize de geldi. Bizim şaşkınlığımız yayına yansıdı. İzleyici şaşırdı. Biz de yayına o ses yansıdığı için şaşırdık. Ama yayına devam ettik. O ses benim değildi. Ama iyi bir malzemeydi. Araştırmadan herkes de kullandı. Korkum yok. Canlı yayında her türlü kaza olabilir. Önemli olan telafisi mümkün olmayan şeyler olmasın.

AYGEN: Maç anlatmak mı, maç yorumlamak mı?

GÜNTEKİN: Yurtdışında bizim mesleğimizin ismi commentator. Yani yorumcu. Bir şey anlatıyorsunuz. Neticede gördüğünüz zaman Ahmet, Mehmet, Hüseyin demek kolay. Bilgiye ulaşmak da kolay. Az önce söylediğim gibi internetten oyuncuyla ilgili bütün bilgileri bulabilirsiniz. O da kolay. Önemli olan bu bilginin altının dolu olması. Toplumda sonradan görme diye bir kavram vardır. Bazı insanlar parayı sonradan kazandılarsa bu belli olur. Bu sırıtır. Bilginin de altı dolu değilse sırıtır. Bilgiyi de özümseyeceksin. Yerinde ve doğru kullanacaksın. Bence bu çok önemli.

Her sezonun yıldızı Rıdvan Dilmen

Yazar Erkan Goloğlu 2002 yılında kaleme aldığı “Sezonun yıldızı Rıdvan” başlıklı yazısında, şanlı bir futbol kariyerinin ardından futbol yorumculuğuna başlayan Dilmen’in ne kadar başarılı olduğunu tüm gerekçeleriyle açıklamıştı. Ama en önemli detay Dilmen’in teknik bilgisiydi. Biz de fırsatı değerlendirdik. Güntekin Onay’dan kısacık bir izin isteyip bir bilene tüm merak ettiklerimizi sorduk. (Tabii ara ara O’nun onayını da alarak.)

KEREM : Hocam biraz önce geldiğimizde Fatih Terim buradaydı, FB maçını da beraber seyrettiniz, neler konuştunuz?

RIDVAN: Fatih Hoca 5.5 saat kaldı burada. Bütün bu zamanda futbol konuştuk. İnanın hiç özel hayat falan konuşmadık. Futbol, Norveç maçı, antrenman, oyuncu psikolojisi, oyuncunun koşu stili, gamsızlığı, bunları konuştuk.

KEREM : Hocam bir antrenör nasıl olmalı?

RIDVAN: Bir antrenörün kulübünü sevmesi, sahiplenmesi lazım. Ben mesela Gerets de o elektriği görüyorum. Baktığımız zaman hatalarını görüyoruz. Ama Gerets çok kötü bir haksız rekabet içinde. Bir tarafta istediği oyuncuyu alabilen iki takım diğer tarafta alamayan bir takım. Örneğin biz üçümüz antrenörlük yapıyoruz. Ne yaparsanız yapın İskoçya örneği gibi Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray arasında gidiyor bu lig. Ama ben Mercedes istiyorum alıyorlar. Siz istiyorsunuz alamıyorlar. Böyle bir haksız rekabet var.

KEREM: Sizce federasyon Türk futbolunu doğru yönetiyor mu?

RIDVAN: Şampiyonluklarda etkilediğini düşünmüyorum. Çünkü 35 maçlık bir periyot. Fenerbahçe 80 puanla şampiyon oldu. 81 puanla şampiyon olamadı. Rakibi 83 puanla şampiyon oldu. Bu yeterli bir örnek. Ama ceza konularında %100 hatalı kararlar veriliyor. Bana göre federasyon olarak en büyük problemimiz bu. Örneğin prim veriliyor. Fenerbahçe’ye ceza veriyorsunuz. İzmir’e gönderiyorsunuz. Galatasaray’a, Beşiktaş’a ceza veriyorsunuz. Bu 3 takımın ortalama 20-25 bin civarında kombinesi var. Durup dururken kulüplerin kasalarına kazanç sağlıyorsun. Ama Anadolu kulüpleri için bu geçerli değil. Ceza mı veriyorsunuz, ödül mü veriyorsunuz. Bu yanlış yani.

GÜNTEKİN: Yaptırımların güçlü, cezaların caydırıcı olması lazım, canını yakacaksın. Yakmazsan senin canın yanar.

KEREM: Ntv İspanya ve Alman liglerinin maçlarını yayınlıyor. Orda yorumculuk yapmayı düşünüyor musunuz?

GÜNTEKİN: Beraber izlerken yorumluyoruz zaten. (gülüyorlar)

RIDVAN: Düşünüyoruz. Barcelona – Real Madrid maçını Okay’la (Karacan) birlikte yorumlayacağız diye konuştuk. Ben maç yorumlamak isterim.

KEREM: Hocam maç yorumlarken yine “Gol olur” diyecek misiniz?

RIDVAN: Artık demeyeceğim. Çünkü moda oldu. Herkes söylüyor. Bu arada Güntekin’den tek şikayetim, futbolda çok kelime yok. Belli şeyler. Ama Güntekin yorumlamaya başlayınca bana bir şey kalmıyor. Evet demek zorunda kalıyorum.(gülüyor). Yorum yaratmak zorunda kalıyorum.

KEREM: Hocam, Fenerbahçe yenildiyse ya da kötü oynadıysa kızgınlığınız belli oluyor…

GÜNTEKİN: Oyuncular iyi oynamadıysa, çok kötü mücadele ettilerse oyunculara kızıyor.

RIDVAN: 3-0 yendikleri maçtan sonra bile eğer kötü oynadılarsa sinirli olabiliyorum. Mesela Konya, Bursaspor maçlarından sonra ben beğenmediğimi söyledim.

AYGEN: Teknik direktörlüğe neden devam etmediniz?

RIDVAN: Çalıştığım takımları en az beş basamak atlatmışımdır. Başarılı oldum. Başarısız olmadım hiçbir takımda. Ama şu olabilir, tercihlerde ve ayrılmalarda aceleci davranmışımdır. Her sezon başı 10 tane kulüple görüşüyorum. Ama bundan sonra çok seçici olacağım.

Maçın son dakikaları…

Beşiktaş maçı başlamak üzere. Daha sorulacak sorularımız var. Onlardan bir uyarı gelmiyor. Ama zamanımızın azaldığını hissediyoruz. Bir ver kaç denemesiyle, futboldan çok uzaklaşmadan son sorularımızı yöneltiyoruz.

AYGEN: Sizin için, hayatınızdaki kadının futbolu sevmesi önemli mi?

RIDVAN: Benim eşim futbolu sevmemezlik yapmıyor. O da izliyor. Ama benim programımı fazla izlemiyor. Futbolun konuşulmasından rahatsız olmaz.

GÜNTEKİN: Benim kız arkadaşım da öyle. Futbolu çok seviyor.

AYGEN: Siz kimleri okursunuz, izlersiniz?

GÜNTEKİN: Hemen hemen herkesi okumaya, fikirlerinden bir şeyler kapmaya çalışırım. Aykırı fikirleri de okurum. Günlük gazeteleri okuyorum. Ama dergileri de takip ediyorum.

RIDVAN: Ömer Üründül’ün futbol görüşünü beğeniyorum. Bilgin’in tarzını beğeniyorum.

GÜNTEKİN: Bilgin, farklı olmak için farklı değil zaten farklı.

AYGEN: Sizce bütün sezonun en önemli olayı neydi?

GÜNTEKİN: Bence genel anlamda Anadolu takımları karşısında 3 büyüklerin kötü bir sezon geçirmesi ve çok puan kaybetmesi ve kötü futbol oynaması.

RIDVAN: Bence yabancı transferlerin fiyaskosu

KEREM: Rıdvan Hoca’ya en başında sorduk. Size de sonda soralım. Bu sene Fenerbahçe şampiyon olur mu?

GÜNTEKİN: Şu anda yakın gözüküyor ama bilemezsin işte neyin ne olacağını. Bugün Kayseri maçını farklı da kaybedebilirdi, farklı da kazanabilirdi. Ama berabere bitti. Fenerbahçe o güveni vermiyor. Ama şampiyonluğa en yakın takım. Ama artık Türk halkı artık şunu bilmeli. Galatasaray geçen sene şampiyon oldu. Bu sene 2. ya da 3. olması normal. Manchester United senelerdir şampiyon olamıyordu. Bu sene şampiyonluğa gidiyor. Belki olacak, belki olamayacak. Her sene şampiyon olmak gerekmiyor. Önemli olan hep zirvede olmak. Şampiyonluğa ulaşırsın ulaşmazsın o ayrı. Önemli olan o rekabetin ve mücadelenin içinde olmak.

Bu arada Beşiktaş maçı başlıyor.Ve hepimizin gözü maçta,birden Rıdvan Hoca ayağa kalkıyor ve Güntekin Onay’a aynen şöyle diyor; “Penaltı verdi hocam”.

Şeytan marka giyer!

Rıdvan Dilmen reklamcılar için çok iyi bir rol modeli. O da bunun farkında ve bir danışmanlık şirketiyle çalışıyor. Her projeyi kabul etmiyor. Biz de artık bir slogana dönüşen, en çok dikkat çeken ve üstüne en çok konuşulanı sorduk.

AYGEN: Neden Beckham’la aynı reklamda oynadınız.

RIDVAN: Ben format bu olmasaydı kabul etmezdim. Beni onurlandıran bir iş olduğu için kabul ettim. İyi de oldu.

KEREM: Hocam Beckham’la görüşüyor musunuz?

GÜNTEKİN: Güzel soru.(gülüyor ama Rıdvan Hoca ciddi)

RIDVAN: Yok.

AYGEN: Beckham örneği Türk futbolcusu için de uygulanabilir mi?

RIDVAN: Bizde bizim oğlan var. Pek tutmaz. Zaten tek örnek Beckham, Ronaldinho’yu da öyle yapmaya çalışıyorlar. Ama o da tutmaz.

GÜNTEKİN: İlhan Mansız bir ara denedi. Ama antipatik geldi bizim toplumumuza.

KEREM: Size reklam teklifi geldi mi?

GÜNTEKİN: Bana birkaç kere reklam teklifi geldi. Ama açıkçası benim reklamcılarla aram iyi değil. Ben kabul etmiyorum reklam tekliflerini genelde. Çünkü birkaç kere zamanlamayla ilgili problem yaşadık.

KUTU: 90+1

“Çocuklar hadi toparlayalım” dedi Rıdvan Hoca. Baktık uzatmaları oynuyoruz. Hatta 90+1 olmuştu bile. Kayıttan çıkmadan, gözümüz hakemde bitirmeye oynadık.

AYGEN: Spor yapıyor musunuz?

RIDVAN: Haftada 3 gün düzenli olarak yapıyorum.

GÜNTEKİN: Ben de aynen. Sigarayı bıraktım, tekrar spora başladım.

KEREM: Hocam, Tanju’yla görüşüyor musunuz?

RIDVAN: Uzun zamandır görüşmüyoruz.

KEREM: Roberto Carlos’u Fener’e istiyor musunuz?

RIDVAN: Ben istemiyorum.

KEREM: Zico gider mi?

RIDVAN: Bilemem ama şampiyon olursak niye gitsin ki?

AYGEN: Neden siyaset yazdınız?

RIDVAN: Sedat Ergin aradı. İzlenimini aktar dedi. Benim izlenimim oydu.

KEREM: Sizce Başbakanımız iyi bir Fenerbahçeli mi?

RIDVAN: Evet. Futbolu da çok iyi biliyor.

SOYUNMA ODASI

AYGEN: Maçları izlemeyi, futbol hakkında yazılar okumayı, futbol yorumlarını dinlemeyi seviyorum. Nedeni gayet açık. Ofsaytı çok genç yaşta öğrendim. Mahalle maçlarında kız olmama rağmen kalecilik yaptım. Doğal olarak Güntekin Onay da Rıdvan Dilmen de beni büyüledi. Ama en keyifli yanı konuşulanları anlıyor olmamdı. İyi ki futbol var. Geleceğe yönelik dileğimse hep “iyi futbol”. Sözün üstüne söz söylemek olmaz. Ben yazımı en sevdiğim spor yazarı İslam Çupi’nin Rıdvan Dilmen için yazdığı satırlarla bitiyorum. “… Rıdvan futbolda bir insan değil, bir büyüdür, bir sihirdir, oyun alanında…”

KEREM: Bence futbolun en keyifli yanı 90 dakikada bitmemesi. Fikrine saygı duyduğum, yorumunu merak ettiğim herkese çok teşekkür ediyorum. Bu keyfi uzattıkları için. İyi futbol adına 90 dakikadan çok daha uzun mücadele ettikleri için. Güntekin Onay’a teşekkür ediyorum. Futbol bilmekle kalmayıp futbolla yaşadığı ve bildiği her şeyi, herkesle paylaştığı için. Ama en çok Rıdvan Dilmen’e teşekkür ediyorum. Çünkü benim futbol kahramanım beni yanıltmadı. Yıllarca Türk futboluna hizmet etti, hala da ediyor. Aynı renklere gönül vermenin büyülü anlamını bir kez daha çözdüm. Bir itirafla bitirmek istiyorum. Sonlara doğru Aygen dışında hepimiz Beşiktaş-Çaykur Rize maçına odaklandık. O anlarda Aygen’in hala soru sormaya çalışması çok keyifli bir anı oldu benim için. Eve gittiğimde aklıma geldikçe güldüm.

Hiç yorum yok: